1967 yılında Erzincan’da doğan Bekir Aksun, ilk, orta ve lise öğrenimini Erzincan Üzümlü ilçesinde tamamladı. Atatürk Üniversitesi Erzincan Eğitim Yüksek Okulunu 1987 yılında tamamladı. Ardından Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesini tamamladı. 1988-2006 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmenlik yaptıktan sonra 2006 yılında ticarete atıldı. Milliyetçi Hareket Partisinde Erzincan MHP Yönetim Kurulu Üyeliği, Erzincan MHP Basın Danışmanlığı, MHP Erzincan İl Genel Meclis Üyeliği, Erzincan MHP İl Başkan Vekilliği, Erzincan MHP İl Başkanlığı, MHP Üst Kurul Delegeliği, 2018 Genel Seçimlerinde MHP Erzincan Milletvekili Adayı olan ve mevcut olarak MHP Erzincan Belediye Başkanlığı görevini yürüten Aksun evli ve 3 çocuk babasıdır.
104 yıl önce bugün Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, Aziz Türk Milleti bağımsızlığın ve millet iradesinin hakimiyetinin temellerini attılar. 1919’un 19 Mayısında, topraklarımızın işgal ve istilaya uğradığı bir dönemde, kahramanlarımız Türk milletinin asaletinden doğan manevi kudretine inançla başladı bu mücadeleye.
19 Mayıs tarihi Türkiye Cumhuriyeti için çok şey ifade etmektedir. Tarih bu günü gösterdiğinde ilk kıvılcım ateşlenmiş Türk Milleti kenetlenmiş ve sönmek üzere olan umutlar yeniden canlanmıştır. Ve sonucunda ulaşılan bu zaferi Gazi Mustafa Kemal Atatürk gençlere armağan etmiştir.
Çünkü gençlik bizim gücümüzdür yarınlarımızdır. Özellikle bizim gibi nüfusunun büyük bir bölümü genç ve dinamik olan bir ülke için daha da büyük bir önem arz etmektedir.
Bilmeliyiz ki Türk Milleti var olduğu günden bu güne kadar tarihe adını altın harflerle yazdırmayı başarmış güçlü ve inançlı bir millettir. Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Tarihini bilmeyen bir millet, yok olmaya mahkumdur” sözünü görev bilip ceddimizin yaşadığı tüm zorlukları öğrenmek ve bunlardan ders çıkartmalıyız. Tarihini bilen, özüne sahip çıkan ve bunu nesilden nesile aktarmayı başaran milletler tarihin sonuna kadar var olmayı başaracak olan milletlerdir.
Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanan bu tarihi günde; geleceğimizin teminatları sevgili gençlerin, kendilerini çağın gerekleri doğrultusunda yetiştireceklerine inancım tamdır.
Asırlardır Türk Milletinin karşı karşıya olduğu tehditler devam ettiği gibi şimdide devam etmektedir. Ama asırlar önce karşılarında buldukları korkusuz, vatansever, Şanlı Türk Milleti şimdide aynı korkusuz, vatansever Şanlı Türk Milletidir. Bunu hıyanet emeli taşıyanlar çok iyi bilmelidir.
Bu düşüncelerle, 19 Mayıs 1919’un 104’üncü yıl dönümünde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, milliyetçi kahramanları ve aziz şehitlerimizi şükranla, minnetle ve rahmetle bir kez daha anıyor, Türk gençliğinin ve Türk milletinin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı yürekten kutluyorum.
Dünyaya gözlerimizi ilk açtığımız andan itibaren sevgisiyle, merhametiyle bizleri kucaklayan, hayatını evlatlarına adayan her anımızda yanımızda olan ve hakkı hiç ödenmeyecek olan annelerimizin bu özel gününü kutluyorum.
Ülkemize ve insanlığa faydalı nesiller yetiştirmek için her türlü zorluğa göğüs gererek fedakârca çalışan anneler, aile değerlerinin yaşatılması ve geleceğe taşınmasının da en önemli güvencesidir.
En mutlu anlarımızda olduğu gibi, tüm sıkıntılarda sığındığımız liman olan annelerimizin tek beklentisi, bizlere gösterdikleri sevgi ve ilgiyi onlara da hissettirmektir.
Hiçbir hediye anne sevgisinin üzerinde değildir. Peygamber Efendimizin “Cennet annelerin ayakları altındadır” hadis-i şerifi ile payelendirdiği anne sevgisi dünyadaki en değerli sevgidir.
Bu duygu ve düşüncelerle başta şehit anneleri olmak üzere eşim, annem ve tüm annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyor, ebediyete intikal eden annelerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Engelli vatandaşlarımıza sahip çıkmak, onların sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak ve hayatlarını kolaylaştırıcı önlemler almak hem insanlık görevimiz hem de toplumsal sorumluluktur.
Engelli olmak bir kusur değildir, engellilik insani bir halin özetidir. En büyük engel körelmiş kalplere sahip olan zihniyetlerdir.
İnsana insan olduğu için kıymet veren bir medeniyetin mensupları olarak, engellilere yardım etmenin Allah’a olan sadakatimizi gösteren bir davranış olduğunu bildiren bir peygamberin ümmetiyiz.
Erzincan Belediyesi olarak engelli vatandaşlarımızın hayatlarını huzur içinde geçirebilmeleri için üzerimize düşen ne varsa yapmak boynumuzun borcudur. Şayet ulaşımdan eğitime, çalışma hayatından sağlık hizmetlerine varıncaya kadar her alanda engellilerimize insanca bir hayat sunmak, insani ve hukuki mükellefiyettir.
Bu duygu ve düşüncelerle 10-16 Mayıs Engelliler Haftasının; engellilerle ilgili sorumluluk, duyarlılık, bilinç ve farkındalık düzeylerinin yeniden değerlendirilmesine, yeni baştan gözden geçirilmesine vesile olmasını, engelliler ve karşılaştıkları sorunların çözümüne yönelik hassasiyetin ve bilincin artmasına vesile olmasını temenni ediyor, tüm engelli bireylerimize aileleri ile birlikte sağlıklı, mutlu ve başarılı bir hayat diliyorum
Tüm işçilerimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü tebrik ediyorum. İşçi varsa iş vardır. İş Varsa huzur vardır. Huzur varsa mutluluk vardır. Mutluluk varsa barış, birlik ve kardeşlik hakimdir.
Emeğiyle, alın teriyle, üretimiyle ülkemiz için değer üreten, milli gelire büyük katkılar sağlayan milyonlarca emektar işçilerimizin, tüm dünyada birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü olarak kutlanan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü en içten duygularımla kutluyorum.
Yediğimizden içtiğimize, giydiğimiz ayakkabıdan yaktığımız kömüre kadar her şey de emekleri olan, olmazsa olmazlarımız emekçilerimizin sosyal ve ekonomik hayatta büyük payları var.
Türkiye’nin gelişme ve kalkınma mücadelesinde büyük önem arz eden, emek veren, çalışan, yorulan, değer üreten işçilerimize, “İşçinin ücretini alın teri kurumadan önce ödeyiniz” diye buyuran Peygamberin ümmeti olarak sahip çıkmak, değer vermek bizim büyük sorumluluğumuzdur.
Bu duygu ve düşüncelerle emekçilerimizin, dayanışmanın ve emeğin bayramı olan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü içtenlikle kutluyor, aileleriyle birlikte huzur, mutluluk ve esenlik içinde bir ömür geçirmelerini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde millet iradesinin kararlılığıyla kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışını ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlamanın gururunu yaşıyoruz.
Büyük Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurulması ile taçlanmış, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ilan edilmiştir.
23 Nisan 1920 egemenliğin millet iradesine bırakıldığı, demokrasinin temelinin atıldığı Cumhuriyetimizin yapı taşı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun yanı sıra, geleceğimizin teminatı çocuklarımızın da bayramıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından dünya çocuklarına armağan edilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı gelecek nesillere verilen önemin ve güvenin de simgesi olmuştur. Daha güçlü ve daha huzurlu yarınlar için geleceğimizin güvencesi, teminatı çocuklarımızı çağın gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatarak, en iyi şekilde yetiştirmek, geleceğe hazırlamak hepimizin ortak hedefidir.
Tarihimizin gurur dolu sayfalarının yeni nesillerce öğrenilmesi ve Türk Devleti’nin devamını emanet edeceğimiz yeni Cumhuriyet bekçilerinin bu bilinçle yetişmesi amacıyla 23 Nisanlar önemli bir vesiledir.
Egemenliğimizin ve bağımsızlığımızın sembolü olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 103. yılında tüm çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı içtenlikle kutluyor, büyük Türk milleti için büyük anlam taşıyan bugünde Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü, gazilerimizi ve kahraman şehitlerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.
İslam âleminin ve Erzincanlı hemşerilerinin Ramazan Bayramını tebrik ediyorum. Bayramlar, dini ve milli duyguların perçinleştiği, dargınlıkların ve kırgınlıkların son bulduğu, yardımlaşma ve dayanışma duygularının en üst seviyelere çıktığı, milletleri var eden milli birlik ve beraberlik şuurunun güçlendiği önemli günlerdir.
On bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif’i büyük bir birliktelikle tamamlamanın ve sevgiyle, muhabbetle kucaklaşacağımız Ramazan Bayramı’na kavuşmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Yüce Allah, hoşgörünün, birlik ve beraberliğin pekiştiği ramazan ayına tekrar kavuşmayı bizlere nasip etsin inşallah.
Ramazan Bayramı’nın bütün insanlığa barış ve huzur getirmesini diliyor, milletimizin ve İslam âleminin bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.
Bin aydan daha hayırlı mübarek Kadir Gecesi'ne kavuşmuş olmanın mutluluğu içerisindeyiz. Manevi lütuf ve bereket kapılarının ardına kadar açık olduğu bu mübarek gecenin yolumuzu ve ruhumuzu hidayet ışığıyla buluşturması en büyük dileğim.
Müjdelerle dolu Kadir Gecesi umutsuzluğa, bezginliğe ve karamsarlığa tüm kapıları kapatan, nefsi mücadelelere hazırlanmak için sunulan bulunmaz bir fırsat gecesidir.
Türk-İslam âleminin yeniden dirilişe geçmesi, birlik ve bekasını kardeşlik bağlarıyla güçlendirmesini, Yüce Allah’tan dilerim. Bu bilinçle birlik ve beraberliğimizi muhafaza ederek nifak tohumlarına karşı tek vücut olarak karşı durması gerekmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm hemşehrilerimin, aziz milletimizin ve tüm İslam dünyasının Kadir Gecesini tebrik ediyor, Yüce Mevla'dan barış ve huzur içinde hepimizi Ramazan Bayramı'na da eriştirmesini niyaz ediyorum.
Rahmet ve bereketin simgesi, mübarek Ramazan ayına bir kez daha kavuşmanın ve karşılamanın sevinci ve mutluluğunu hep birlikte yaşamaktayız.
Tüm insanları huzur ikliminde buluşturarak, milletimizin paylaşma, yardımlaşma, birlik ve beraberlik gibi hasletlerinin artmasına vesile olan Ramazan ayı yuvalarımıza bolluk bereket, huzur getirmesini Allah’tan niyaz ediyorum.
Manevi huzuru bulduğumuz Ramazan ayının ruhu ile kardeşlik duygularını asırlar boyunca en iyi şekilde yaşamış, insani hasletlerimizi, kadim değerlerimizi nesilden nesile aktaran bir milletin mensupları olarak, maddi ve manevi güzelliklerin yaşandığı bu ayda halkımızın ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza yardım elini uzatarak, onlarla dayanışma içerisinde olacaklarına inanıyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle Ramazan ayının ilimiz, ülkemiz ve tüm İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını temenni eder, tüm hemşehrilerime sağlık, huzur ve mutluluk içerisinde bir Ramazan ayı geçirmelerini diliyorum.
Bereketin, beklentilerin, huzurun ve mutluluğun başlangıcı olan Nevruz Bayramınız kutlu olsun. Nevruz, içerdiği güçlü anlamlarla, yeni bir uyanışa, barışa, dostluğa, birlik ve beraberliğe yapılan bir çağrıdır.
Orta Asya’dan Balkanlara kadar uzanan geniş coğrafyada doğanın uyanışıyla birlikte kutlanan Nevruz, zengin kültürümüzün değerlerini ve çeşitliliğini yansıtan, kardeş Türk Cumhuriyetleriyle ile aramızdaki milli ve kültürel bağlarımızı pekiştiren, geçmişten günümüze büyük bir coşkuyla taşıdığımız önemli zenginliğimizdir. Türk dünyasında ve ülkemizde yıllardan beri bayram olarak kutlanan Nevruz, millet olarak bir arada huzur içerisinde yaşama arzusunun kuvvetlendiği karşılıklı sevgi, dayanışma ve hoşgörünün yaşandığı ortak bir kültür mirasımızdır.
Bayramlar, bireyleri ve toplulukları yakınlaştırarak bütünleştiren, unutulmaya yüz tutmuş değerleri yeniden gün yüzüne çıkaran ve gelecek kuşaklara aktaran ortak kültür bağlarını oluşturur. Baharın başlangıcı olarak yeniden doğuşu simgeleyen Nevruz, geleceğe dair umut, arzu ve temennileri de içinde barındırmaktadır. Nevruz ile yeniden doğan ve coşkuyla yenilenen sadece doğa ve tabiat değildir. İnsan da bedenen ve ruhen kendini temizler ve yeniler; böylece duygular ve fikirler de yenilenir. Bu yüzden Nevruz, doğadaki dirilişle birlikte bir bayram sevincini ve coşkusunu yaşatmanın yanı sıra, insana dair umutları ve dilekleri de temsil etmektedir.
Bu vesile ile Nevruzun, bolluğa, berekete, birlik ve beraberliğe vesile olması temennilerimle, tüm milletimizin Nevruz Bayramını en içten dileklerimle kutlar aziz hemşehrilerime sevgi ve muhabbetlerimi sunarım.
3 Kasım 1914 – 18 Mart 1915 yılları arasında Çanakkale Boğazı’nda meydana gelen deniz savaşları, Türk tarihinin en şerefli sayfalarını dolduran bir zafer destanıdır.
Çanakkale Savaşları, maneviyatın maddiyatı yendiği yer olma özeliği ile dünya tarihi üzerinde büyük etkilere neden olmuş, asırlardır Avrupalılar tarafından sömürülen ülkelerin bağımsızlık fikrinin kuvvetlenmesine yardımcı olmuştur.
Çanakkale Zaferi hiç kuşkusuz sonuçları itibari ile tarihin akışını ve her şeyden önemlisi Türk ulusunun kaderini değiştiren çok önemli bir başarıdır. Çanakkale Zaferi, vatanın bütünlüğü ve ulusun bağımsızlığı söz konusu olduğunda, Türk milletinin neleri başarabileceğinin en büyük kanıtıdır.
Tarihte eşine az rastlanır çok uluslu bir güce kanları ve canları pahasına dur diyen ve tüm dünyaya “Çanakkale geçilmez” dedirten büyük Türk milleti ve onun bağrından çıkan kahraman Türk askeri, dün Çanakkale’de olduğu gibi bugünde Çanakkale muharebelerini kazandıran yüksek ruha sahip olarak, ülkesine ve milletine yönelik her türlü tehdit ve tecavüzü bertaraf edebilecek güç ve kararlılıktadır.
Cumhuriyetimizin temeli olan Çanakkale Zaferi, vatan uğruna canından, canlarından vazgeçmiş muhterem şehitlerimizin azmiyle gelecek nesillere armağan edilmiş sonucunda bize kalan şanlı al bayrağımız bu topraklarda her birimize emanet edilmiştir.
Hem ecdadımıza hem de geleceğimize borcumuz büyük. Bu kutsal emanetleri son nefesimizi verene kadar korumalı ve bizden sonraki nesillerimize daha güzel şartlar altında teslim etmeliyiz.
18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’nde; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, vatanı uğruna şehitlik mertebesine ulaşan bütün aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Mekânları cennet, ruhları şad olsun.
13 Mart 1992 yılında Erzincan’da meydana gelen depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle yâd ediyorum.
Depremlerle birçok kez yıkılıp yeniden inşa edilen ve Kuzey Anadolu fay hattında yer alan ilimizde, bir daha deprem yaşamamak, olası bir depremde can ve mal kaybına uğramamak en büyük temennimizdir.
Erzincan’ın tarihi boyunca gerçekleşen büyük depremler bir gerçeği ortaya çıkarmıştır. Depremler geçmişte olduğu gibi gelecekte de olabilir. Depremlerde can ve mal kaybını en aza indirmek, depremlere hazırlıklı olmak ve şehir yapılanmasını deprem riskine göre yapmak hepimize düşen hayati bir görevdir. Bu gerçeği göz ardı etmeden şehrimizde yatay mimariye devam edeceğiz.
Göreve geldiğimiz günden itibaren özellikle kentsel dönüşüm alanında önemli çalışmaları gerçekleştirdik. Erzincan’ın en eski yapılarının bulunduğu Kızılay Mahallesinde kentsel dönüşüm çalışmalarımızı tamamladık. Hocabey Mahallesinde yıkım ve temizlik işlemleri tamamlandı. Eski Polis Lojmanları, eski Subay Lojmanları ve şehir merkezinde bulunan birkaç riskli binayı da bir kısmını Bakanlık işbirliği ile diğerlerini ise Belediye olarak satın alarak yıktık.
Allah nasip ederse görev süremiz boyunca bu çalışmalarımızı aksatmadan devam ettireceğiz.
Bu duygu ve düşünceler ile 13 Mart 1992 ve 27 Aralık 1939 yılında Erzincan’da, 06 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizde ve Ülkemizde şimdiye kadar yaşanan bütün depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, saygıyla anıyorum.